Günes Koruyucular
Güneş ışınları / Solar ultraviyole radyasyon (UVR) UVC (100-290 nm), UVB (290-320 nm) ve UVA (320-400 nm) dalga boylarından oluşur. Dünya atmosferindeki ozon tabakası UVC radyasyonunun % 100'ünün, UVB radyasyonunun yaklaşık % 90'ının emilerek dünyaya ulaşmasını engellemekteyken pratik olarak UVA radyasyonunu hiç emmediği iyi bilinmektedir. UVA radyasyonu kış aylarında yoğun olarak dünyaya ulaşırken UVB kış aylarında oldukça azalmaktadır. UVA ayrıca ev ve araç camlarından da içeriye girmektedir.
UVR özellikle D vitamininin vücudumuzda üretilmesinde olmak üzere insan sağlığında faydalı roller oynamaktadır. Vücudumuz için yeterli D vitamini üretebilmek için saatlerce güneşte kalmamız gerekmemekte, öğle saatlerinde sadece bir kolumuzun 15-20 dakika güneş görmesi yetmektedir. Kaldı ki D vitamini gıda takviyesi olarak da alınabilmektedir. Ayrıca kış aylarında Türkiye’nin kuzey yarısında D vitamini üretemediğimiz için yine takviye olarak alınması gerekmektedir.
Ancak kızarıklık, güneş yanıkları, lekeler, geri dönüşümsüz cilt yaşlanması, oksidatif stres, bağışıklık sisteminin baskılanması, hücrelerde genetik DNA hasarı ve cilt kanserlerinin gelişmesi gibi cilt hasarlarını önlemek için UVR’a karşı etkili bir şekilde korunma son derece önemlidir. Bu bağlamda, güneş koruyucuların kullanımı, güneşe aşırı maruz kalmanın neden olduğu cilt hasarını önlemek amacıyla en çok kullanılan yöntemdir. Ancak güneşin zararlı etkilerine karşı korunurken tek başına güneş koruyucular yetersiz kalmaktadır. Güneşin zararlı etkilerinden korunabilmek amacıyla ek olarak gerekmedikçe güneşe maruz kalmaktan kaçınma, güneş ışınlarının dik geldiği öğle saatlerinde dış ortamda kalmaktan kaçınma, uzun kollu ve paçalı açık renkli kıyafetler, şapka ve diğer koruyucu giysilerin kullanılması da önerilmektedir.
Güneş kremleri, cilde nüfuz eden UVR’yi emebilen, yansıtan ve / veya dağıtan aktif maddeler içeren kozmetik formülasyonlardır. Bu maddeler iki ana kategoriye ayrılabilir: organik ve inorganik filtreler. Tipik olarak, organik filtreler kimyasal filtreler olarak adlandırılır, çünkü etki mekanizmaları moleküllerinde UVR’nin cilde ulaşmasını engelleyen kimyasal değişikliklerin oluşması ile ilgilidir. Diğer taraftan, inorganik UV filtreleri fiziksel filtreler olarak adlandırılır, çünkü güneş ışınlarına karşı koruma şekilleri, UVR’nin saçılması ve yansıması gibi fiziksel etkiler ile ilişkilidir.
Güneş koruyucu etkinliği sağlamak ve beklenen UVR korumasını elde etmek amacıyla, bu bileşiklerin güneşe tüm maruz kalınan süre boyunca sabit ve etkin kalması önemlidir. Organik / kimyasal UV filtreleri güneş ışınlarına maruz kaldıkça bozulabilir, cilt bileşenleriyle etkileşime girebilen, fototoksik ve / veya fotoalerjik olaylara neden olan toksik ürünler oluşturabilir. Bu açıdan, fotokimyasal olarak kararsız olan organik UV filtrelerini korumak için ayrıca stabilize edici maddeler de kullanılmaktadır. Aynı korumayı sağladığı ileri sürülen farklı güneş koruyucuların güneşe maruz kaldıkça etkinlikleri değişebilmekte ve gerçek koruyuculukları eşit olamayabilmektedir. Bu nedenle güneş koruyucu alırken hem kaliteli ürünler alınmalı hem de en yüksek koruma düzeyine sahip ürünler tercih edilmelidir. Fiziksel filtreler ile bu durum gelişmemekte ve koruyuculukları UVR maruziyeti ile daha az etkilenmektedir. Ayrıca fiziksel filtreler kimyasal bileşikler içermedikleri için bebek, çocuk ve gebelerde kullanılmaya da uygundur.
Güneş koruyucuların UVR ye karşı koruyuculukları üzerlerinde sayılar ile belirtilmektedir. UVB ye karşı koruyuculuk SPF olarak belirtilmekte ve ülkemizde en fazla SPF 50 ve daha yüksek olanlar SPF 50+ olarak piyasaya sürülmektedirler. Kullanılacak olan güneş koruyucunun tercihan en az 30 SPF olması tercih edilmelidir. Ancak yeryüzüne ulaşan UVR sadece UVB ışınları olmadığı, UVA ışınları daha fazla yeryüzüne ulaştığı ve UVA ayrıca camdan da geçtiği için UVA ya karşı da mümkün olduğunda yüksek koruyuculuğu olan güneş koruyucular tercih edilmelidir. Eczanelerde satılmakta olan pek çok iyi marka güneş koruyucu üzerinde SPF 50+ ve UVB + UVA ibaresi yer almaktadır.
Güneş koruyucular özellikle yüz için hem yaz hem de kış aylarında, camdan UVA geçtiği ve bazı floresan lambalarda da UVA bulunduğu için iç ortamlarda da kullanılmalıdır. Güneş koruyucular sabah dışarı çıkmadan ya da otel odasından sahile çıkmadan en az 15 dakika önce açıkta kalacak tüm bölgelere uygulanmalı, yazın özellikle açık havada kalınacak ise 2 saatte bir yeniden uygulanmalıdır. Deniz/havuz kenarında suya girip çıkıldıktan ve kurulandıktan sonra yeniden uygulanmalıdır. Ancak en önemli nokta güneş koruyucu sürülerek daha fazla güneşe maruz kalınmamasıdır. Son yıllarda güneş koruyucu kullanımı ile normalden daha da fazla güneşte kalınması sonucu cilt kanserlerinde tam tersi artış görülmüştür. Bu nedenle düzenli güneş koruyucu kullanılsa dahi etkin bir korunma için öğle saatlerinde güneş ışınlarına mümkün olduğunca maruz kalınmamalı, gölgede vakit geçirilmeli, koruyucu kıyafetler kullanılmalı ve saatler boyunca güneşlenilmemelidir.